8 Eylül 2016 Perşembe

TARİH YATAN BİR BAŞKENT, BELGRAD!

SIRBİSTAN - BELGRAD (Serbia-Belgrad)

Balkan gezimin son durağı Belgrad'a doğru yola çıktım. Üsküpten 1435 dinara aldığım bilet ile yaklaşık 7 saatte belgrad'a vardım. Fakat şöyle bir parantez açmak istiyorum ben 2016 yaz ayında gezimi yapıyordum ve tam o sırada İnterrail grubundan bir çok arkadaş Sırbistan'a gereksiz bahaneler ile alınmamış veyahut çok uğraşlar sonucu anca içeriye girebilmişlerdi. Otobüs Üsküp'ten sonra yaklaşık 3 saat sonra Sırbistan sınır kapısına geldiğinde otobüsde ki herkesi indirip pasaport kontrole girdik. Sırbistana giremeyenleri okuduktan sonra heyecanlanmadım desem yalan olur fakat pasaport görevlisi pasaportumu aldı tipime iki kez baktı ve hiçbir şey sormadan welcome dedi. Bilmiyorum gece saat 3 olduğu için mi böyle kolay geçtim bilemiyorum ama toplasam 30 sn. süremdi sırbistana giriş yapmam. Sırbistana girip otobüse bindikten sonra derin bir rahatlama oldu cidden içimde :)
   Sırbistana girdikten yaklaşık 4 saat sonra şehir merkezine varmıştım. Otobüs durağının sizi bıraktığı yönden yani kaldırımın sağ tarafından direkt ileri doğru ilerlerseniz bilet alma gişelerine ulaşıyorsunuz.Gişe dediğim aslında büfe! Büfelerden bilet alabilirsiniz. Büfelerden ileri tren istasyonuna giderseniz hemen sol tarafta turist informationdan şehir haritası alabilrsiniz. Bu arada 1 TL yaklaşık 40 Sırp dinarı ediyor fakat şu an biraz düşmüş diye duydum yine siz kontrol edersiniz. Neyse Sırbistan'da otobüslere kimse bakmıyor yani şöförün önünden geçseniz hayırdır demiyor. Bu yüzden birçok turist parasız ve bedava biniyor otobüs ve tramvaylara. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Burada halk, ay başı belirli bir ücret ödeyerek biletlerine baştan para veriyorlar ve bu yüzden kimse bilet basmıyor. Bu yüzdendir ki kimse size bilet sormuyor. Ama eğer ara sıra polislere denk gelirseniz büyük bir ceza yiyebilirsiniz . Büyük dediğim onlara göre büyük bize göre yaklaşık 50-60 lira yapıyor :) Eğer ceza yemek istemiyorsanız benim yaptığım gibi size söylediğim yerden sadece 1 bilet alıp tüm otobüslere binerken yanınızda taşırsanız polise biletinizi gösterip cezadan kurtulursunuz aldığınız 1 bileti tüm sırbistan gezinizde cebinizden çıkarmayın :) Alın size kıyak gibi kıyak :P
  Sırbistan da konaklamamı yine couchsurfingden tanıştığım biri ile gerçekleştirdim çok mütevazi bir abi beni konuk etti sağolsun. Zemunda tarafında oturuyor. Bu yüzden 15 nolu otobüs ile zemuna geçip konaklayacağım yere geçtim. Siz şehir merkezinde konaklayabilirsiniz bu yüzden Zemuna geçmek isterseniz 15 nolu otobüsü unutmayın. ayrıca 88 nolu otobüsde gidiyormuş, zaten duraklara tüm rotalar var oradan bakarsanız kaybolma olasılığınız gerçekten çok az :)
Sabah erkenden geldiğim için biraz dinlenip öğlen hemen gezmeye attım kendimi...
KALEMEGDAN: Birçok uygarlığa başkentlik etmiş olan Belgrad'da imparatorların, kralların şehzadelerin gözde kalelerinden biri olan bu kale yaklaşık 400 sene boyunca bizim Osmanlı hanedanlığına hizmet etmiş.Bunun da en önemli sebebi tabiki tuna ve sava nehirlerinin tam ortasında konumlanması. İlk yerleşim alanının ise MÖ 3 yıllarda olduğu söyleniyor. Ayrıca kalenin istanbula bakan kapısını adı İstanbul Kapısı! Evet isimlerle pek oynamamış Sırbistan halkı.Bir çok türkçe kelimeyi özünde tutmuşlar mesela kalenin adı! Kalemaydanın adını Kalemegdan olarak korumuşlar.
Kale o kadar büyük ki içersinde ağır silah makinalar, tanklar ve tüfeklerin olduğu bir meydan var orayı görebilirsiniz. İçeri girdiğiniz bir çok şey göreceksiniz zaten ama birkaç farklı noktayı yazmak istiyorum.
THE VİCTOR: Aslında viktor falan değil bildğiniz Naked Man :) uzun bir kemerin üstünde çıplak bir adam heykeli duruyor.
KİNG GATE: Kaleye kralların girdiği kapı olarak söylenir istanbul girişinin ters tarafında yer alıyor.


Size bir de güzellik yapayım belgradda her gün sabah 11.00 da cumhuriyet meydanındaki at heykelinin oradan bedava yürüyüş turu yapıyor size şehrin belli başlı yerlerini gezdiriyorlar ingilizcesi çok güzel bir arkadaş size şehri tanıtıyor yaklaşık 90 dakika süren bu turdan sonra size ücretli turun reklamını yapıyorlar onu dinleyip turdan ayrılabilirsiniz. 

SKANDARLIJA: Şehrin Old Town'ı diyebiliriz buraya. Eskimsi binalar ve tatlı cafeleri olan bir yer burası mutlaka sokak aralarında kaybolmanızı öneriyorum.
KNEZ MİHAİLOVA: Burası sırbistanın tam olarak istiklal caddesi. Gerçekten uzun ve istediğiniz her şeyi bulabileceğini bir cadde burası mutlaka bir ucundan bir ucuna yürüyün.

ÖZGÜRLÜK MEYDANI: Şehrin merkezi ve eğer giderseniz bedava şehir turunun başlangıcı olan meydan zaten istemeseniz bile her yol buraya çıkıyor ister  istemez burayı göreceksiniz zaten. 

NATİONAL ASSEMBLY: Şehrin ulusal meclisi akşamları çok iyi ışıklandırma oluyor güzel fotoğraf kareleri yakalabilirsiniz. 

ST. MARK KİLİSESİ : Gerçekten muhteşem bir simetri ile yapılmış Mark kilisesi beni cidden büyüledi ben kapalı olduğu bir zamanda gitmişim eğer açık olursa içeri girebilirsiniz. 

NİKOLA TESLA MÜZESİ: Gerçekten güzel deneylerin yapıldığı bir müze. Elektriğin babası Tesla'nın birkaç deneyini görmek için kaçınılmazz fırsat gelmişken görmenizi öneririm. 

AZİZ SAVA KATEDRALİ: Muhteşem ihtişamı ile beyaz şehrin beyaz katedrali dimdik ayakta sizleri bekliyor. Ben bizim camilere çok benzettim bu yapıyı mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken yerlerden biri.

Arkadaşlar yukarıda sırası ile yazmış olduğum yerler Knez Mihailova dan başlarsanız ve şehrin aşağısına yani Aziz Savaya doğru giderseniz hepsi ip gibi bir sıra ile dizilmiş o yüzden ben de sırası ile yazdım gerçekten arayıp da bulamayacağınız yer yok. Tek bir cadde üzerinde giderken tüm bu yapılara denk gelebilirsiniz. Ve sonunda Aziz Sava'nın bahçesinde biraz dinlenip şehir merkezine yürüyerek 10 dk da dönebilirsiniz.

NATO BOMB: Size söylediğim yerden şehir haritası alırsanız ki mutlaka alın çünkü gerçekten o haritada her şey bulunuyor. Bende hiç bir blog da duymadığım bu yeri o haritadan gördüm. Cidden gelmişken görülmesi gereken bir yer. Zamanında Nato'nun atmış olduğu bombalar yüzünden hasar gören binaları yıkmayıp, gençlerin unutulmaması amaçlanıyor. Belki soran olur diye söylüyorum. Sırbistan hala Nato ülkesi değil, ve bundan sonra da asla olmayacaklarını düşünüyorum!
ZEMUN BÖLGESİ: Arkadaşlar ben Zemun bölgesinde kaldığım için burayı gezmek kolay oldu. Siz büyük ihtimal şehir merkezinde yani Knez Mihailova çevresinde kalacaksınız. O yüzden şehirden bu tarafa gelen ve merkezi otobüs durağı olan Brankov Most ( köprünün yanında ki durak) durağının hemen oradan 88 veya 15 numaraya binerek Zemun bölgesine ulaşabilirsiniz. 




GARDOS TOWER: Zemun bölgesine geldiyseniz mutlaka ama mutlaka gelmeniz gereken bir kule burası. Gerçekten tüm zemun bölgesini bu kulenin üzerinden görebilirsiniz. Bir tarafınız da Tuna nehri diğer tarafınızda Zemun bölgesi gerçekten harika bir manzara sunuyor sizlere bu kule. Kuleye çıkmak isterseniz 35 dinarı vermek zorundasınız ama tabiki buna değer. Ayrıca Gardosa giderken yol üzerinde çok güzel sokaklar var aynı filmlerde gördüğümüz yeşilliklerin altına kurulmuş tek katlı minik evler ve sokaklar. Bir kaç küçük kilise ve güzel bir mezarlığı da göreceksiniz gardosa giderken gerçekten harika fotoğraflar çekilebilir ve bunlardan bir kaç tanesi ile sizleri baş başa bırakıyorum. 














ADA CİGANLİJA: Arkadaşlar Sırbistana gelmişim tuna ve sava nehrinde yüzemeyecekmiyim diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Öncelikle 2 tane köprünün altında yüzen insalar varmış diye duydum fakat bana tanıştığım arkadaşlarım oraların akıntılı olduğunu söyledi. Bu yüzden de belediye güzel bir iş yapmış ve Ada Ciganlija diye bir bölge oluşturmuş sava nehrinden gelen akıntıyı burada havuz şeklinde toplamışlar ve sahil şeridi yapmışlar. Akıntının olmamasından dolayı belki pis olabilir diyebilirsiniz ama benim gittiğim zaman gerçekten temiz bir nehir vardı. Yerel insanlarla tanışmak için kulüplerden başka yer bilmeyen arkadaşlar için gerçekten güzel bir alternatif. Öğlen vakti gittiğimde canlı bir ortam vardı ben biraz daha sakin bir yerde yüzmeyi tercih ettim çünkü yalnızdım ve eşyalarımı bırakacaktım çalınmasın diye uzaklaştım biraz ama uzun bir sahil şeridinde güzel bir yürüyüş yapmadan dönmeyin derim. 






Belgrad benim gözümde cidden bir avrupa başkenti olarak kaldı. Çok beğendim ve güzel bir 3 gece 4 gün geçirdim. Belgrad haricinde zamanınız kalırsa Novisad'a gidebilirsiniz orasının da gerçekten güzel bir şehir olduğunu söylüyorlar. Vaktiniz varsa oraya da gitmenizi öneririm.

   Sizde benim gibi vizesiz ve uygun yerler arıyorsanız balkanlardan sonra güzel bır Kıbrıs gezisi yapabilirsiniz.

5 Eylül 2016 Pazartesi

HEYKEL ŞEHİR, ÜSKÜP !

 MAKEDONYA- ÜSKÜP (Macedonia-Skopje)

Güzel ve sıkıntısız gezimi Tiran, Ohri, Tetova derken şimdi Makedonya'nın başkenti Üsküp ile devam ettiriyorum. Tetova otobüs terminalinde 120 dinar karşılığında aldığım otobüs bileti ile üsküp şehir merkezine varıyorum. Varınca yaptığım ilk şey İnterrail Turkey sayfasından tanışmış olduğum ve bana orada yardımcı olacak olan arkadaşımı arıyorum. Kendisi fon üniversitesinde okuyor bana da okulun yurdunda kalacak yer ayarladı ve kalacak yeri bu şekilde halletim bu yüzden hostel önerisi yapamayacağım. Arkadaşımı beklerken şehir ile ilgili aklımda oluşan tek bir şey vardı. ''Burası heykel müzesi falan mı??'' Yani cidden öyle! Şehrin her tarafını heykellerle süslemişler. Büyük ihtimal birileri bunlara heykel yapın modern gözükün demiş bunlarda onaylayıp her boşluğa heykel dikmişler. Hee benim gibi anadoludan başka yer görmemiş biri için heykeller farklı geliyordu o ayrı bir konu :) :) Birde üsküp için şunu söylemem gerek kendimi ilk defa burada yurt dışına çıkmış gibi hissettim. Arnavutluk ve diğer Makedonya şehirleri cidden küçük ve mütevazi yerlerdi ama burası heykellerle de olsa modernleşmiş ve avrupai tarza dönüşmüş bir başkent. Ayrıca buna sebep olan bir diğer neden ise ilk defa karşılaştığım iki katlı otobüsleri de burada görmem oldu hani şu ingiltere de olduğunu bildiğimiz kırmızı otobüsler var ya heh işte onlardan üsküpde de var. Eskiyenleri bu tarafa iteliyormuş İngiltere :) 
Burası Terminalin hemen yanındaki minibus durakları birçok yere buradan gideceksiniz. O yüzden aklınızda bulunsun :) 

Evet peki nereleri gezelim derseniz de maalesef benim şansızlığım burada tuttu ve pek gezemedim. Kalmış olduğum 2 akşamın yalnızca 1 günü gezebildim neden diye sorarsanız 6 ağustos 2016 daki üsküpdeki 20 kişinin öldüğü sel,  ben oradayken oldu :( evet ağustosun ortasında sel olmuştu ve ben oradaydım Matka kanyonundan çıkıp bir şeyler yiyelim derken bir restorantta yakalamıştı yağmur bizi ve üniversiteye geçemedik. Geçtiğimizde saat geç olmuş ve üstümüz ıslaktı bu yüzden  bir sonraki gün eşyalarımı kurutmakla geçirdim. Fakat yinede ilk gün gezmiş olduğum yerleri yazayım. 
BÜYÜK İSKENDER MEYDANI: Şehrin kalbi burada atıyor. Vardar Nehri üzerine kurulmuş şehrin tam göbeğinde vardar nehri manzarası ile güzel bir şehir turu atabilirsiniz. Etrafınızdaki heykeller ise turunuza bir nebze olsun farklılık katacaktır. 
Fotoğrafta güldüğüme bakmayın bu fotoğraf dan 30 dk sonra yağmur başladı, sel oldu ve neredeyse Üsküp gezim sona erdi :) 

MATKA KANYONU: Yaa o kadar da değil diyebilirsiniz ama Üsküp'e gelme sebebim benim bu kanyon. Yaklaşık 77 kelebek türünü içinde barındıran bu kanyonu büyük ihtimalle yazarak bitiremeyeceğim fakat birkaç fotoğraf ile belki bir nebze olsun anlatabilirim. 








Matka kanyonuna gidiş saatlerini burada görebilirsiniz fakat 15-20 dk rötar olabiliyor.

 Sabah terminalin önündeki büfeden 110 dinar karşılığında ayran ve böreklerimizi yedikten sonra terminalin hemen yanındaki otobüs durağından 35 dinar gidiş, 35 dinar dönüş biletimizi aldık. bileti otobüse binince şöförden alıyorsunuz gidiş biletinizi makinaya basıp yırtıyorsunuz dönüş için kullanacağınızı saklıyorsunuz. Hee isterseniz dönüşü almayabilirsiniz. 

     Sabah 11.00 sularında matka kanyonuna varmıştık kanyonun sağ tarafından upuzun bir yürüme yolu var kanyonun sonuna kadar gidebilirsiniz, biz baya yürüdük sonra dönüşte ki kafelerde büyük bir limonata içtik ve 180 dinar verdik. (evet biraz pahalı fakat orası turistlik ve Unesco tarafından korunan bir yer) 
  Dönüş biletlerimizi aldık demiştik saat 16.00 civarı otobüsün bizi bıraktığı yere geldik baya bir bekledikten sonra oradaki taksiciler otobüsün gelmeyeceğini söylediler tabi ki inanmadık ve saf gibi 1 saat orada bekledik herkes birer birer taksilere atlayıp gitti bizde oradaki 2 kişi ile ortaklaşa toplamda 4 kişi olarak 600 dinara taksi tuttuk ve merkeze geçtik. Bu arada dönüş bileti hala elimde isteyen varsa gönderebilirim 35 dinar vermenize gerek kalmaz :P 

MİLENYUM HAÇI:  Gidemeyip ukte olarak kalan bir zirve daha! Matkanın ertesi gün gitmeyi düşündüğüm ama selden dolayı gidemediğim şehrin her tarafından görünen devasa haç heykelinin bulunduğu Vodno Dağındaki haç sembolü.... 
Yanına gidemedim fakat şehrin her yerinden gözüküyor zaten :)

TAKI: Şehrin giriş noktası olarak söyleniyor. Şöylede bir bilgi vereyim.. Makedonya Gençlik Topluluğu, devletin kararlarına karşı olduğunu belli etmek için Takı 'ya her protestoda bir boya atıyormuş. Böyle giderse Takı, gökkuşağına dönecek :)

Evet Üsküp'de gezebilcek birçok yer bulabilirsiniz fakat ben cidden heykellerden ziyade, matka kanyonu ve haç için gelmiştim diğer gezeceğim yerler extra olacaktı, sel ise buna mani oldu fakat yine de üskübe gelip de yapmadan dönmeyin diyeceğim notlarıma bi göz atabilirsiniz :))
-Büyük iskender meydanında vardar nehri kenarında güzel bir şehir turu yapmadan,

-Taş köprü üzerinden geçmeden(Bu köprü 12 yarım ay şeklinde oluşan kemerden meydana gelir Fatih sultan mehmet köprüsü diyede bilinen osmanlı köprüsü halen sapasağlam ayakta durmaktadır.
-Takı üzerinde ki gençlerin attığı boyalara göz atmadan,
-Türk çarşının (eski çarşı) içinde kaybolmadan,
- Hemen eskiçarşının yanındaki üsküp kalesine çıkmadan
-Eski çarşının hemen ardında Osmanlı mimarisi Mustafa paşa camini görmeden üsküpten başka tarafa geçmeyin.
        Başta da, bir sonraki (Bosna, karadağ, kosova) gibi şeylerin çoğunu yerden görebildim ama ama yine de içimde seyehatimde üskübe tekrardan gelmek istiyorum, umarım bunu başarabilirim.
   Son olarak da Üsküpten 1435 dinara gece 00.00 otobüsüne bilet alımı ve yaklaşık 7 saatlik yolculuğun ardından Belgrad'a doğru yola çıktım. Sırbistan notlarımda görüşmek üzere ...



4 Eylül 2016 Pazar

MAKEDONYA'DA BİR TÜRK YURDU, TETOVA !

MAKEDONYA - TETOVA(KALKANDELEN)

Burayı anlatmaya başlamadan yolum nasıl buraya düştü onu anlatmak istiyorum Çünkü yola çıkarken Tetova diye bir yer hiç duymamıştım bile! Arnavutluk'tan otobüs ile Ohri'ye geçerken tüm yolculuk boyunca konuşmadığımız yanımdaki hanım ile suskunluğu o bozmuştu. Makedonya sınırına gelince pasaportumu çıkartmamla aaa sen türk müsün sorusu ile karşılaştım. Tüm yolculuk boyunca anlamadığım kelimeler duymaktan sıkılan ben, bu soru karşısında yüzümde tatlı bir gülümseme oluşturdum. 3 kız kardeş arnavutluğa gezmeye gelmişler anneleri türkmüş ve evde bazen türkçe konuştukları oluyormuş, az olan türkçesiyle baya bir muhabbet ettik. Kardeşlerinden daha çok biliyordu yanımdaki hanım, Struga'da inene kadar güzel bir muhabbet ettik ve beni ohriden üskübe geçmeden önce tetova'ya davet ettiler. Eee yol, insanın karşısına neler çıkartır bilinmez kabul ettim tabiki. Bu arada Makedonya'ya girerken pasaportuma makedon damgası basılmadı. Yunanistana girişte sıkıntı oluyor diye bazen basmıyorlarmış o da bana denk geldi güzel de oldu. Makedonyadaydım fakat makedon giriş damgam yoktu. Bazen kendimi kaçakmış gibi hissetmiyor değildim :) 
Ohri'den 12.30 otobüsüne binip 350 dinara ohriden tetovaya gittim yaklaşık 2.5 saat sürdü yolculuk. ve tetovaya geldiğim de beni otogarda bekleyen dostlarım ile buluştuk. Tetova küçük bir yer pek gezilecek yeri yok ama ben çok beğendim küçük ve tatlı bir kasaba hem tam üsküp yolu üzerinde üskübe giderken günü birlik bir gezi yapılabilir. Neyse uzatma da artık nereler gezilebilir yaz artık diyenler için geliyor. 
ALACA CAMİİ (PAŞA CAMİ) - 1495 yılında yapılan ve ilerleyen yıllarda üzerindeki motifleri Hurşide ve Mensure Hanım tarafından çizilmiş olan camii. Ayrıca bu iki merhumenin türbeleride caminin içersinde yatmaktadır. Benim şuana kadar gördüğüm en farklı motiflere sahip olan bu camii bende ''iyi ki buraya gelmişim'' dedirtti. içi ve dışı gerçekten çok güzel düzenlemiş ve her yıl da yenilenmeye devam ediyormuş. 




HARABATİ BABA TAKKESİ: 1538 yılında yapılan Osmanlı tekkesi. Girişinde gerçekten güzel bir kapı karşılıyor sizi güzel bir bahçe içerinde bir çok yapı var ve en arkasında bir derviş güzel türkçesiyle sizi karşılıyor gerçekten biraz muhabbet etmek içinizi rahatlatıyor.



Başta da söylediğim gibi küçük bir kasaba burası fakat günü birlik ve yol üzeri olursa gelinebilir. Ben şans eseri buralı tatlı bir aileyle tanıştım onların davetlisi olarak geldim yaklaşık 3-4 saat gezdikten sonra üskübe doğru yola çıktım. Bir sonra ki rotam Üsküp'te sizlerle beraber olmak dileğiyle...